Hikaye Hakkında
Afganistan’dan başlayan ve kıtalar arası süren yolculuk..
Her dönem olduğu gibi göç, 21. yüzyılda da sadece bulunduğumuz coğrafyada değil dünyanın da en temel konuların başında yer alıyor. Göç; insanlık tarihi ile ortaya çıkarak günümüze kadar varlığını sürdürüyor ve insan var oldukça da devam edecek.
Göç sorunun en yoğun yaşandığı ülkelerden biri de Afganistan. Bu ülkede savaş, ekonomik, etnik, inanç ve hak özgürlükler nedeni ile yılardır süregelen bir göç yaşanıyor. Bu göç yolculuğunda bir çok ülke değişmez geçiş güzergahı. Önce Pakistan ardından İran’la devam eden göç yolculuğunun en önemli duraklarından biri de Türkiye. Türkiye ise batıya açılan kapı işlevi görüyor.
Peki Afganistan’dan ilk güçlü göç dalgası hangi dönemlere tekabül eder? 1979 yılında Sovyetler Birliği Afganistan'a girdi ve 1989 yılında çekilmesi ile iç savaş yaşanan ülkede bir göç dalgası yaşandı.
Radikal İslamcı örgütlerin özellikle Taliban’ın güçlenmesiyle birlikte sürekli çatışmaların eksik olmadığı bu ülkede, 1994-2001 yılları arasında çok yoğun göçler oldu. Amerika’da 11 Eylül 2001 saldırılarının ardında Afganistan’da göçler günümüze kadar artarak devam etti.
Göçler bütün dünyayı etkisi altına alan Covid-19 salgının en yoğun görüldüğü 2020–2021 yıllarında da göç yolculuğu aralıksız devam etti. Ki 2021’de Taliban iktidara geçti. Geçtikten sonra baskıcı rejiminden kaçanlar soluğu sınırlarda aldı. Sadece Afganistanlılar değil komşu ülkelerdeki siyasal istikrarsızlık ve baskıcı rejim gibi sebeplerden dolayı Pakistanlı ve İranlılar da eklendi bu göçmen yolculuğuna. Bu o kadar da kolay bir yolculuk olmuyor. Göçmenlerin anlatımlarına göre; 30 gün süren bu yolculuk kimi zaman 50 gün buluyor.
Kaçakçılara ödenen para karşılığı yapılan bu yolculuk Afganistan’dan başlıyor. Bu yolculuk kaçakçıların kurduğu zincir yönetimi ile gerçekleştiriliyor. Zincirin birinci halkası; Afganistan’da kaçakçıya belirlenen para miktarını ödemek ile başlıyor. Zincirin bir diğer halkası Pakistan, İran ve Türkiye. Bu ülkelerdeki kaçakçılara da Afganistan’da ki ilk kaçakçı talimat ve ödemesini yaparak gönderdiği göçmenlerin yolculuğunu sağlıyor.
Afganistan’dan Pakistan’a geçmeye çalışan ve askerler tarafından yakalanan göçmenlerin aktarımına göre, Pakistan-İran sınır duvarı yapımında bir ay çalıştırıyorlar. Pakistan’dan İran’a geçtiklerinde ise Hoy, Selmas, Maku ve Urmiye’nin kasabaları üzerinden bir kez daha zorlu yolcukları başlıyor. Göçmenlerin Türkiye’nin 300 kilometrelik İran sınırından geçişlerle gerçekleşiyor. Özellikle göçmenlerin geçtiği yerler ise; Van, Hakkari, Doğubayazıt ve Iğdır.
Ancak bu günlerce süren yolculuklara bir soğuk hava koşulları eklenince göç yolculuğu tam bir işkenceye dönüşüyor. Yüksek dağları da aşmak zorunda kalan göçmenlerin zorlu doğa koşullarında hayatta kalmaları ise çok zor oluyor.
Yolculukta donarak ya da yırtıcı hayvanlar tarafından öldürülenlerde oluyor. Bu koşullara bir de açlık, barınma ve istismar gibi sorunları ekleniyor. Ulaştıkları şehirlerde de kamyon, tır gibi araçlara doldurulan göçmenlerin trafik kazasında da ölümleri de yaşanıyor. Trafik kazalarında ölen göçmenlerin sayısı hayli fazla. Buna en somut örnek ise Van’daki kimsesizler mezarlığı. Onlarca mezarda sadece numara var.
Günlük binlerle ifade edilen bu geçişlerle Türkiye’ye gelen göçmenler yine kaçakçıların rehberliğinde Van Gölü üzerinden ya da karayoluyla Bitlis'in Tatvan ilçesine; oradan da Diyarbakır, İstanbul, Ankara, Denizli ve Düzce gibi kentlere gidiyor. Bu yolculuk esnasında hiçbir araç şoförü ve şehirlerarası yolcu taşıyan otobüslerin şoförleri göçmenleri yasaktan kaynaklı araçlara almıyor.
Göçmenlerin bu yolculuklarında onlara sadece yardımsever insanlar destek olmaya çalışıyor. Özellikle yol kenarlarında konaklayanlara yemekler ikram ediliyor.
Ya da otogarlarda ya da camilerde konaklamak zorunda kalan göçmenlere bazı iş verenler de kahvaltı gibi yemeklerle destek olmaya çalışıyor. Göçmenler ise uzun süren yolculuklarında ayakkabıları dahi parçalanırken, onları sıcak tutacak ne montları ne de kazakları oluyor. Tüm yolculuğun son durağı gibi gözüken Türkiye’de gelenlerin ne yaşadıklarını ise hem yüz ifadeleri hem de kıyafetleri ele veriyor.
Göçmenlerin vardıkları noktalardan biri de Diyarbakır terminali. Burada bekleyişleri 7 -15 gün sürüyor. Bu süre zarfından kaçakçıların kendilerini götürmesini bekliyor. Her mevsim onlar için zor. Yazın ya kavurucu sığında ya da kışın soğuk ayazında terminalin bahçesi mekanları oluyor. Ağaçların diplerinde, duvar diplerinde konaklıyorlar ve burada gece gündüz bekliyorlar. Şanslı olanlar otogarın içinde boş bölümlerde fayansın üzerinde yer bulup uyuyorlar. Kaçakçıların ayarlamasının ardından Ankara ve İstanbul’a kimileri ise Avrupa ülkelerine doğru yolculuklarına devam ediyor. Bu yolculukta gözaltına alınma ve geri gönderilme riskleri de var. Göçmenler bu durumu yaşamamak içinde yoğun çaba harcıyor. Göç İdaresi Türkiye'de 2020 yılında en fazla uluslararası koruma başvurusu yapanlar Afgan uyruklular oldu. 2020 sonu itibariyle 22 bin 606 Afganistanlı, Türkiye'de uluslararası koruma başvuru yaptı. Afganları 5 bin 875 başvuruyla Iraklılar, Bin 425 başvuruyla İranlılar takip etti.
Fotoğraflar, bu göç yolculuğunda kesitler sunuyor. Covid-19 salgını, soğuğa, sıcağa ve kaçakçılara rağmen göç yolculuğuna devam eden göçmenlerin Van, Tatvan, Bitlis ve Diyarbakır yolları ve duraklarındaki hikayelerinin bir kesiti.
Bu fotoğraf çalışması National Geographic Society tarafından Covid-19 pandemi sürecinde desteklenerek hayata geçirilmiştir.